Cumhuriyet halk Partisi (CHP) Kırklareli Milletvekili Aday Adayı Hakan Dedeoğlu, Kırklareli’NİN Babaeski ilçesine bağlı Düğüncülü, Pancarköy ve Katranca'yı ziyaret etti.


HABER MERKEZİ
Ziyaretlerde öne çıkan konu, her üç köyün de ortak sorunu olan Ergene’nin kirliliği idi. 15 yılı aşkın bir süredir yaptığı çalışmalarla Ergene Havzası’nın doğaya ve insanına yakışır çözümlerle değerlendirilmesi ve bunun da toplumsal menfaatler gözetilerek yapılması gereğini ortaya koyan Dedeoğlu şunları söyledi: 
“Ergene’ye yakın bir noktada konumlanan Düğüncülü, Pancarköy ve Katranca gibi tarım ve hayvancılığın hayati önem taşıdığı köylerimizde kirlilikle mücadeleyi bazılarının yaptığı gibi bir hobi olarak görmek ya da sadece yapılanları eleştirip çözüm üretmemek Ergene’yi ve dolayısıyla bu köyleri hayata döndüremez. Yöre insanı, topraklarının yıllardan beri, evsel ve endüstriyel atıklarla –özellikle zehirli kimyasallarla tehdit ediliyor oluşundan rahatsızlık ve üzüntü duymakta. Bununla birlikte hemen her yıl yağışlarla birlikte yaşanan taşkınlar verimli arazilerin kimyasallarla zehirlenmesi anlamına geliyor. Ergene’nin kurtarılması için verdiğimiz mücadele aynı zamanda yöre insanı için verdiğimiz uzun soluklu bir mücadeledir. Bugün farklı platformlarda da Ergene’nin sahiplenilmeye çalışılması bu anlamda sevindiricidir. Fakat Ergene sorunu kişisel bir sorun olarak ele alınırsa çözümden çok çözümsüzlük olgusu ortaya çıkacaktır. Sorunun toplumsal fayda perspektifinden sahiplenilmesi ve çözüm üretmeye çalışan çevrelere destek verilmesi önemlidir.
Gerekli sağlık standartlarında hizmet alamayan köylerimizde yer altı su kaynaklarının kirliliği diğer bir ciddi sorundur. Köylerimizin birtakım alt yapı sorunları mevcutken yer altı sularının kirlenmesi insanların sağlığı noktasında sıkıntıları beraberinde getirmektedir.
Trakya’da –tüm il, ilçe, belde ve köyleriyle- her şeyden önce neyin, ne için yapıldığının insanlara anlatılması gerekmektedir. Çünkü bu toprakların gerçek sahibi olan insanların gelecekte kendilerini ne türden sorunların beklediğini ve çözümün nasıl gerçekleşeceğini bilmeye ihtiyacı vardır. Eğitim bu anlamda önemli bir araçtır; ancak eğitimi sadece özgeçmişlere yazılacak bir konu olarak görmemeli, bilgiyi işlevselleştirerek toplum adına kullanılabilir hale getirmeliyiz. Toplumsal aydınlanma, gerekli şartlar oluştuğunda, insanlar arasında çok hızlı bir şekilde gerçekleşebilme niteliğe sahiptir. Ergene Havzası’na dair çabalara anlam katacak olan aydınlanma meşalesine destek olmaktan başka bir şey değildir. Bu olduktan sonra eminim ki yöre insanı çözüme katkı koymaktan geri durmayacaktır.” (s)