Edirne'nin adını taşıyan, unutulmaya yüz tutan el sanatlarından olan ve ''tahta üzerine boya ve altın yaldız ile yapılan nakış'' olarak bilinen ''Edirnekari'' yaşatılmaya çalışılıyor.



İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile Halk Eğitim Merkezi'nin açtığı Edirnekari kurslarında öğretmenlik yapan Canan Gürcenan, yaptığı açıklamada, ''Edirne işi'' anlamına gelen el sanatlarından ''Edirnekari''yi çok sayıda kursiyere öğrettiklerini söyledi.
Gürcenan, Edirnekari'yi, kurslardan sertifika alanlar ile Trakya Üniversitesi (TÜ) Edirne Meslek Yüksekokulu (MYO) El Sanatları Bölümü'nden mezun olan öğrencilerin ellerinde ölümsüzleştirdiklerini ifade etti. Canan Gürcenan, Edirnekari'nin 17. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar süren bir dönem içinde ortaya çıkan ve daha sonra tüm Anadolu'ya yayılan bölgesel bir ekol olduğunu belirtti.
Edirnekari'nin ahşap, karton ve deri gibi malzeme üzerine boya ve cila ile yapılan motiflerin yer aldığı bir süsleme üslubu olduğunu belirten Gürcenan, ''Bu süslemeler natüralist çiçek, yaprak ve meyve motifleridir. Daha çok çeyiz sandıkları, çekmeceler, para kutuları, cilt kapakları üzerine uygulanmıştır. Ton rengi olarak yeşil, açık mavi, kahverengi, kırmızı ve açık sarı kullanılmıştır. Fon üzerine doğadakine çok yakın çiçek veya meyve motifleri işlenmiştir'' dedi.
Gürcenan, Edirnekari'yi mezun olduğu TÜ Edirne MYO'daki öğretim görevlisi Hülya Dillek'ten öğrendiğini ve kendisinin de açılan kurslarda yetiştirdiği kursiyerlerle Osmanlı'dan gönümüze gelen bu el sanatlarını yaşatmaya çalıştığını kaydetti.
Edirnekari'nin son 100 yılın en önemli örneklerini, Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi'nde görmenin mümkün olduğunu anlatan Gürcenan, bunun da bu sanata kentte ne kadar önem verildiğinin bir göstergesi olduğunu söyledi.
Gürcenan, Osmanlı Devleti döneminde padişahların, yabancı devlet adamlarına Edirnekari işlemeli hediyeler verdiğini sözlerine ekledi. aa