“Devletimiz “Murat 124” gibi”

“Devletimiz “Murat 124” gibi”

“Devletimiz “Murat 124” gibi”

“Devletimiz “Murat 124” gibi”

“Devletimiz “Murat 124” gibi”
02 Aralık 2011 - 09:30

Eğitim-Bir-Sen Kırklareli Şubesi tarafından düzenlenen “Yeni Anayasa Hemen Şimdi” konulu konferansın konuşmacısı Anayasa Hukukçusu Doç Dr. Osman Can, mevcut anayasanın 100 yıl öncesinin hızında olduğunu ve hantal olduğunu ifade ederek devleti “Murat 124”de benzetti.”




HABER MERKEZİ


Eğitim-Bir-Sen Kırklareli Şubesi tarafından 30 Kasım 2011 Çarşamba günü “Yeni Anayasa Hemen Şimdi” konulu bir konferans düzenlendi. Rektörlük Kültür Merkezi Salonu’nda saat 19.30’da başlayan konferansın konuşmacılını Anayasa Hukukçusu Doç Dr. Osman Can gerçekleştirdi. Konferansa Kırklareli Valisi Mustafa Yaman, Kırklareli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aykaç, Baro Başkanı A. Harun Saygılı, İl Emniyet Müdürü Mehmet Behzat Canbazoğlu, İl Milli Eğitim Müdürü İbrahim Korkmaz, bazı kaymakamlar, kamu kurum ve kuruluşların müdürleri ile vatandaşlar katıldı.


* “Umarım yeni anayasa birlik ve beraberliğimizi pekiştirecek bir anayasa olur”


Konferans öncesinde açılış konuşmaları yapıldı. İlk konuşmayı Eğitim-Bir-Sen Kırklareli Şubesi İl Başkanı Ramazan Çetin yaparak şunları kaydetti;


“Bizler Memur-Sen’e bağlı sendikalar olarak milletimizin, insanlarımızın beklentilerini karşılayacak yeni bir anayasadan yana olduk. 12 Eylül referandumunda %58’e katkımızdan dolayı mutluyuz ve guruluyuz. Bugün yeni anayasa çalışmalarını her platformda Memur-Sen olarak destek veriyoruz. Türkiye çapındaki bu destek kapsamında bizlerde Kırklareli Eğitim-Bir-Sen olarak ilimize üyelerimize ve çevremize katkı sunmak istedik. Sağ olsun konuşmacı hocamız bizi kırmadı, bu akşam bizler ile beraber oldu. Umarım bu akşam fikir dünyamız açısından iyi bir akşam olur. Umarım yeni anayasa beklentileri karşılayan, birlik ve beraberliğimizi pekiştirecek bir anayasa olur. Türkiye’nin önündeki tüm engeller kalkmış olur. İnsanlarımız barış ve huzur içinde yaşarlar.”


* “ Yeni Türkiye’de yeni aktör toplumdur”


Daha sonra Memur-Sen Kırklareli İl Başkanı Selahattin Karanfiller bir konuşma yaparak şunları kaydetti;


“Dünyada her alanda hızlı bir değişim ve gelişim sürecini yaşıyoruz. Buna paralel olarak ülkemizde son 10 yıl içerisinde yeni bir sürece girmiştir. Bunun şahidiyiz. Ancak toplumsal sözleşme olan anayasa konusunda ülkemiz büyük bir tıkanıklık içindedir. Bu tıkanıklığın temizlenip, çözülmesi gerekiyor. Buda eski anlayış ve ön yargılardan uzak bağımsız ve ortak akıl ile çözülecektir. Ülkemizin anayasal tıkanıklığının, şişkinliğini ve eskiliğini yepyeni bir bakış ile çözülmesi gerekiyor. Çünkü Türkiye yeni hedefini eski anayasa ile yürütemez. Yeni bir anayasa yapmak hep beraber olacak ve bu işi beraber yürüteceğiz. Artık yeni Türkiye’de yeni aktör toplumdur. Ülke insanımız referandum süreçlerinde kendisinin aktör olmaya başladığını bilincine ulaşmıştır.”


AK Parti Kırklareli Milletvekili Av. Şenol Gürşan konferansa gönderdiği mesaj ile katıldı.


Daha sonra konferansın konuşmacısı Anayasa Hukukçusu Doç Dr. Osman Can konuşmasını yapmak için sahneye davet edildi.


* “Anayasa özgürlükleri garanti altına alır”


Doç Dr. Osman Can, yeni anayasanın neden gerekli olduğu konusundaki fikirlerini salondakiler ile şu şekilde paylaştı; 


“Yeni Anayasa, evet, hemen Şimdi, iyide niye, nedir bu anayasa, neden hemen şimdi, yani öğünü kaçırma, söz konusu olduğunda, “hemen şimdi bir yemek yememiz lazım” diyoruz. Peki anayasa niye bu kadar önemli, sanırım bu sorunun bir cevabı verilmesi lazım.


Anayasa devletin teşkilat yapısını düzenler. Anayasa özgürlükleri garanti altına alır. Biz böyle bir anayasa arzularız. Ama hayatta söz ile gerçek birbirine uymuş olsaydı 10 emir gelmezdi. 


* “Yazı ile gerçek arasında bir fark vardır”


Anayasada herkes dini ibadetini özgürce yapabilir. Kağıt üzerinde güzel duruyor. Ama gerçek öyle değil. Anayasamızın 6. maddesinde Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Der ama gerçek öyle değil. Milletindir ama millet o egemenliği kullanacak ehemmiyete, olgunluğa, eğitim düzeyine kavuşmamıştır. Bu düzen tamamen budur ama kullanımı başkasına aittir.


Yazı ile gerçek arasında bir fark vardır. Anayasa dediğimiz şey devlet teşkilatıdır. Bu teşkilat ile ilgili bir metindir.


* “Anayasa, hayatımıza ait olan bir kararın ifadesidir”


Devlet nedir; devlet bu teşkilatın kendisidir. Devlet bir ülkede, bir toprak parçası üzerinde en üstün buyurma gücünü kullanan teşkilat yapısıdır. YÖK protestosu yapan öğrencilerin başına cop indiği zaman devlet orada bizim karşımıza çıkar. Bir vergi sürprizi olduğu zaman o sürprizin altındaki imza devletindir. Devlet bize aykırı kararları veren bir kurumsal yapı ise örneğin; “sakal bırakamazsınız. Bırakanı üniversiteden uzaklaştırırım.” “Başörtüsü takamazsını, başörtüsü takanı üniversiteden uzaklaştırırım.” diyebilendir. Ama bu şekilde yapılması bizim hayatımızı zora sokarsa anayasa ve devlet teşkilatının ne olması gerektiği konusunda verilen karar aslında bize ait bir karar olmalıdır. Anayasa, hayatımıza ait olan bir kararın ifadesidir. Bir ülkede anayasa ile devlet teşkilatı nasıl oluşturulduysa sizin hayatını ona göre değişir. Sizin hayatınız cehenneme de dönebilir, cennete de dönüşebilir. Türkiye’nin bugün yaptığı tarih tartışmaları, anayasal düzenle dorudan doruya bağlantılıdır.”


Doç. Dr. Osman Can, dünyada 2 tür anayasanın olduğunu belirterek, dünyada var olan ülkelerin anayasalarından örnekler verdi. ABD’de 230 yıldır anayasa tartışması olmadığını belirten Doç. Dr. Osman Can ABD’nin 24 maddelik bir anayasasının olduğunu, bu anayasanın halkın anayasası olduğunu kaydetti.


* “Anayasalarda süslü kavramlar vardır”


“Bazı devletlere ait bazı teşkilat düzenleri kendi iktidarlarını ayakta tutacak bir anayasa yaparlar. Ondan sonra alın size anayasa derler. Bu anayasalarda süslü kavramlar vardır. Bakın size özgülük verdik derler. Hukuk devleti olarak kendimizi ifade ediyoruz derler ama bu anayasayı devlet hazırlar ve size sunar.”


Doç. Dr. Osman Can, Osmanlı döneminde 1909 yılında yapılan anayasa hakkında bazı açıklamalar yaparak; bu anayasanın dönemin ileri gelenlerinden oluşan 28 kişini yaptığını söyledi. Yapılan bu anayasa ile ülkenin parçalanma noktasına geldiğini belirti.


Doç. Dr. Osman Can, daha sonra 1921 yılında yapılan ve Türk halkının yaptığı Anayasa’dan örnekler verdi. Yapılan anayasanın 24 maddelik olduğunu söyledi ve bu anayasayı da ABD anayasasına benzetti.


* “Devlet bürokrasisine yapılan müdahaleler anayasadaki madde sayısını arttırdı”


“1923 yılında bir meclis anayasaya aykırı bir şekilde fes ediliyor. Tek partili bir meclis oluşturuluyor. Bu meclis bir anayasa üretiyor. Bu meclis 3’te ikilik bir milletvekili sayısı ile bir anaysa yapıyor. 1924 anayasası çıkıyor. 1961 anayasasının nasıl üretildiğini de biliyoruz. Bir darbe koalisyonunun yaptığı anayasadır. 1961 ile 1980 arasında çıkmış olan kanunlar bugün mecliste çıkan kanunlardan bile az. 1980’de yeniden bir darbe ile karşılaşıyoruz. Kararı yine devlet veriyor ve kendine yeni bir anayasa üretiyor. Devlet bürokrasisine yapılan her bir müdahale anayasadaki madde sayısını arttırıyor. 1921’de halkın yaptığı tek anayasa 24 maddeden oluşurken, halkın temsilcilerinin devre dışı bırakıldığı 1924 anayasası 105 maddeden oluşuyor. 1961 anayasası 107 maddeden oluşuyor. 1980 anayasası 177 maddeden oluşuyor. Şimdiye kadar çıkan anayasa o anayasayı ortaya çıkaran iktidar merkezlerinin iktidarını garantileyen bir anayasadır. Anayasada ne kadar çok madde varsa Ankara’daki bürokrasinin o kadar çok hareket imkanı doğar.


* “Laiklik 1937’de anayasaya girdi”


Doç Dr. Osman Can laikliğin 1937 yılında Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına girdiğini belirterek şu noktaya dikkat çekti;


Darbe dönemine ait kanunlar var. Bu döneme ait kanunların olmasına rağmen hukuk anayasasıyız deme iddiası anlamsız ve ciddi alınmaz bir iddiadır. Darbe yapıyorsunuz. Darbe yaparken bir anayasa üretiyorsunuz. Sonrada o anayasanın demokratik olduğunu iddia ediyorsunuz. Bu iddia ciddi alınacak bir iddia değildir.


Türkiye Cumhuriyeti Laik bir devlet güzel, keşke öyle olsa, laiklik inanç özgürlüğünü sağlar. Laiklik 1937 yılında Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına girdi. Bundan önce ne oldu Türkiye’de dersim katliamı yaşandı.”


* “Devlet kapıda bekleyen bir köpektir, devlet bekçidir. devlet müteahhittir”


Doç Dr. Osman Can anayasanın topluma ait bir karar olmasını şu örnek ile detaylandırdı; 


“Bir çiftlikte köpek beslersiniz, o köpek size sadakat gösterir, düşmana korku salar. Ama biri köpeğe kemik atıp, rüşvet verip içeri sızarsa burada bir problem vardır. Bir ev yaptırırsınız. Ev size aittir ve korunması için bir bekçi tahin edersiniz. Bu bekçi sizi eve sokmaz ise bunda bir problem vardır. Müteahhit’e Bir ev yaptırmak istersiniz, müteahhit hayalinizdeki evi belirtirsiniz. müteahhit yapar, bakarsınız beğenirsiniz eve geçersiniz. Çünkü o evde kendi hayalinizdir ve bu şekilde yaşamak istersiniz. Bu üç unsur devlettir. Devlet kapıda bekleyen bir köpektir, devlet bekçidir. devlet müteahhittir. Devlet senin hayatını kolaylaştırmak zorunda olan bu nedenle var olur. Bunların hiç birini yerine getirmez ise var olması mümkün olmaz. Devlet dediğimiz yapı anayasa yapmaya başlayınca müteahhittin kendi kafasına göre bir ev yapıp “al burada otur” demesine benzer. Anayasamıza siz karar vermediğiniz zaman bekçi sizi eve almaz sizi kulübede yatırmaya çalışır. Bu sefer siz başka bir şeye dönüşmeye başlarsınız. Size ait olan evde başkaları yaşamaya başlar. O ev başkalarının hayatı ve yaşamına göre inşa edilir. Sizde sadece baka kalırsınız.


Biz belli bir ekonomik gelişme ve belli bir siyasal gelişme sonucunda bekçiye haddini bildirme pozisyonuna geçtik. O ev ve arsa size ait, o binayı yeniden yapma gücü artık elinizdeyse kendi hayalinize göre o evi yapmalısınız. Bugünün Türkiye’sinde bu toplum bu kadar tarihsel sıkıntılara rağmen başarı elde etmiş ve bu başarı ile birlikte bu evi yeniden kendine göre yapılandırma noktasına ve karar aşamasına gelmiştir.”


Doç. Dr. Osman Can günümüz dünyasında teknoloji ile birlikte siyasal kararlarında hızlanması gerektiğini ifade ederek; “Dünya birbiri ile inanılmaz bir şekilde birbirine geçti. Herkes elektronik ortamda rahatça birbiri ile görüşüyor. Türkiye’de milyonlar dünyanın her yerine gidiyor. Teknoloji çok hızlandı. Tarih çok hızlandı. Buna göre siyasi kararları da hızlandırmak zorundasınız.” dedi.


Doç. Dr. Osman Can önündeki ped bilgisayarı göstererek bilgilere ulaşmanın artık saniyeler ile sınırlı olduğunu, bu bağlamda tüm işlemlerin artık hızlandığına dikkat çekerek, çok sayıda dünya ülkesinde 20 yıl süren bir davayı elektronik ortamda 1 gün içinde karara bağladığını söyledi.


* “Devletimiz Murat 124 gibi”


Hızla gelişen bir dünyada mevcut anayasanın 100 yıl öncesinin hızında olduğunu ve hantal olduğunu ifade eden Doç. Dr. Osman Can, dünyanın uçan arabalara binmek üzerinde olduğunu belirterek, Türkiye Anayasası ile yönetilen Türkiye Cumhuriyeti devletini eski yılların otomobili olan Murat 124’te benzetti. Yeni anayasanın araba değiştirme meselesi olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Osman Can, yeni anayasa ile bunun yapılabileceğini söyledi.


Günümüz hızında, ülkelerinde hızlanması gerektiğini belirten Doç. Dr. Osman Can, “Dünyada söz sahibi olmak istiyorsak yeni anayasanın mecburen yapılmalıdır.” diyerek, Türk toplumunda bulunan birçok kesimin bu konuda harekete geçtiğini söyledi.


Yaklaşık 2 saat süren “Yeni Anayasa Hemen Şimdi” konferansı Doç. Dr. Osman Can’ın kendisine yöneltilen soruları cevaplaması ardından sona erdi. (cs)