“Dedem 117, babam 59 yaşına öldü”

“Dedem 117, babam 59 yaşına öldü”

“Dedem 117, babam 59 yaşına öldü”

“Dedem 117, babam 59 yaşına öldü”

“Dedem 117, babam 59 yaşına öldü”
06 Mayıs 2010 - 09:38

Süt için yetiştirilen büyükbaş hayvanlarının, ahırlarda mahkûm edilerek, yemlerle beslenmeleri yerine, ahırlardan çıkarılarak, doğal ortamlara salınması gerektiğini belirten İstanbul Ünversitesi Öğretim Üyesi Prof Dr Kenan Demirkol; “40 yıl evvel kalp krizinden ölüm yoktu. Bugün, kalp krizinden ölüm oranları, tüm ölüm oranlarını solladı. Tereyağıyla beslenen dedem 117 yaşında, margarinle beslenen babamsa 59 yaşında öldü” dedi
 * HABER MERKEZİKırklareli’nin Lüleburgaz ilçesine bağlı Karamusul Köyü’nde düzenlenen GDO’lu ürünlerle ilgili toplantıya damgasını vuran, margarinlerin insan sağlığı üzerine yaptığı olumsuz etkiler, süt üretimi için hayvanların ahırlarda yemlerle beslenmeleri yerine, doğal ortama salınmaları ve “İneklere özgürlük” verilmesi yönündeki açıklama ve tartışmalar oldu.* “Damar tıkayan kolesterol değil, şeker!”Prof. Dr. Kenan Demirkol, A’dan Z’ye akıllı beslenmenin matematiğini anlatıyor. ”Şeker, vücudumuzu, demirin paslanması gibi paslandırıyor, eskitiyor; çocuklarımızın hücrelerini 12 yaşında yaşlandırıyor. Şekeri, gıda sanayiinden söküp atmak zor ama, işe evlerimizin kapısından başlayabiliriz!” diyor Prof Dr Demirkol.* ”Amerika’nın Mısırı’nı tüketeceğiz diye...”Demirkol; ”Bir konu daha var. Son yıllarda yeni akım mısırdan şeker elde etmek. 1920’li yıllarda Amerikan Başkanı “Benim köylüm mısırdan kalkınacak” fetvasında bulundu. Gerçekten de çok büyük teşvikler verildi. Göz alabildiğince mısır ekildi. Dünya Mısır ekiminin yüzde 40’ı Amerika’dadır. Bunu sadece hayvan yemi yaparak ya da başka yollarda tüketemeyince değerlendirme yolları arandı. Japonlar mısırdan şeker elde etmeyi keşfetti. Amerika hemen balıklama atladı bu yöntemin üzerine. Artık şeker endüstriyel. Sıvı olduğu için paketlenip satılamaz. Ama her türlü dondurma, meşrubat, şerbette kullanılıyor. Bakıyorsunuz şimdi baklavacı artık şerbetini kendisi yapıp dökmüyor. Kartal’dan fabrikadan hazır fruktoz şerbeti geliyor.”* “Inek ne yemeli”Demirkol; ”Doğal beslenen ineğin sütünde Omega-3 vardır, yapay beslenende hiç yoktur. Doğal beslenen ineğin sütünde damar sertliği yapıcı doymuş yağ asidi yoktur, yapayda vardır. Bu asitler fruktoz gibi kolesterolün oksitlenmesine yol açar. Doğal beslenen ineğin sütünde dünyanın bugüne kadar bildiği en büyük antioksidan olan alfaminolimik asit vardır. Bu maddeyi tüketen kadınlarda meme kanseri yüzde 40 daha az görülmektedir. Yapay beslenen ineğin sütünde bu hiç yoktur. Yine merada beslenen ineğin sütünde insüline benzer büyüme hormonu vardır. Bu gençlik aşısıdır, bütün hücrelerin kendisini yenilemesini sağlayan maddedir. Duymuşsunuzdur kırsal alanda 100 yaşını aşmış bazı insanlarda ikinci kalıcı dişler düşer ve onun yerine üçüncü dişler çıkar. İşte bu doğal sütün eseridir. Doğal sütün maliyetinin çok pahalı olduğu söylenir ama batıda ekolojik hayvancılığın sonucu elde edilen süt ile konvansiyonel üretilen sütün maliyeti arasındaki fark yüzde 10-15’i geçmiyor.Ne Türkiye yasalarında ekolojik hayvancılıkla barışığım, ne de AB’dekiyle. Ekolojik hayvancılık denince akla “Ekolojik tarım sonucu elde edilmiş ürünlerle hayvanın beslenmesi” geliyor. Affedersiniz ama 2000 yıl önce hayvan nerden patatesi buldu da yedi, ya da pancarı. İneğin normal beslenmesinde pancarın, mısırın ve patatesin yeri var mı? Yok.”Karamusul beni umutlandırdıKaramusul Köyü’nde, 5 köyün kadınlarının biraraya gelerek, bu türden bir toplantıyı düzenlemiş olmalarının, kendisinde bir umut meydana getirdiğini belirten Prof Dr Kenan Demirkol; “Kırsalda yaşayan kadınlar olarak sizlere sesleniyorum. Hayvanlara özgürlük verin. Ahırlardan dışrıya bırakın. Onlar en iyi şekilde nasıl besleneceklerini kendileri daha iyi bilirler” dedi.* “Coni ye ilaç parası vermeyelim”ABD nin, ilaç sektörüne Türkiye’den 150 milyar dolarlik bir para akışının olduğunun altını çizen Demirkol; “Tedavi için harcanan 150 milyar dolar yerine, doğal beslenmeyi güçlendirecek yatırımlar ve desteklemeler için 1 milyor dolar harcansa, memleketteki hastalık oranları dibe vururdu. Ama, o zaman da Coni ilaçlarını satamazdı. Biz hastalanarak, Coni yi zengin ediyoruz” dedi. (ş.g.)