Cezaevinde tutuklu bulunan 21 KESK Üyesi’ne Kırklareli’den destek

Cezaevinde tutuklu bulunan 21 KESK Üyesi’ne Kırklareli’den destek

Cezaevinde tutuklu bulunan 21 KESK Üyesi’ne Kırklareli’den destek

Cezaevinde tutuklu bulunan 21 KESK Üyesi’ne Kırklareli’den destek

Cezaevinde tutuklu bulunan 21 KESK Üyesi’ne Kırklareli’den destek
21 Nisan 2014 - 11:54 - Güncelleme: 21 Nisan 2014 - 12:16

Cezaevlerinde tutuklu bulunan 21 KESK Üyesi için, Eğitim-Sen Kırklareli Şubesi Binası’nda basın açıklaması yapıldı.




HABER MERKEZİ 


Cezaevlerinde tutuklu bulunan 21 KESK Üyesi için, Eğitim-Sen Kırklareli Şubesi Binası’nda basın açıklaması yapıldı. Uzun süre tutuklu bulunan 21 KESK Üyesi için 18 Nisan 2014 Cuma günü saat 17.00’da yapılan basın açıklamasında, KESK Kırklareli Şubeler Platformu Eğitim-Sen Şube Sekreteri İsmail Karakaya, tatmin edici gerekçeler gösterilmeksizin 21 KESK üyesinin uzun süren tutukluluk sürelerine maruz kaldıklarını söyledi. Karakaya Basın açıklamasında şunları kaydetti;  


“AKP iktidarı her dönem yeni bir "düşman" icat ederek bir yandan mağdurları oynayıp kitle tabanını korumaya genişletmeye çalışırken bir yandan da yeni saldırı dalgalarına meşru zemin oluşturmak istemektedir. "Yeni düşman kim olursa olsun AKP'nin muhafazakâr, neo liberal ve faşizan politikalarına muhalefet eden bizler her de baskılardan, saldırılardan, gözaltı ve tutuklamalardan nasibimizi aldık, alıyoruz. Ne zaman kamu emekçilerinin hakları gasp edilecekse KESK'e yönelik itibarsızlaştırma operasyonları düğmeye basıldı, basılmaktadır.


Çağdışı gerici 4+4+4'e karşı çıktığımız, parasız, bilimsel, demokratik, anadilinde eğitim talep etiğimiz "terörist" ilan edildik, hedef tahtasına konulduk. İş güvencemizi ortadan kaldırmayı ve performansa dayalı ücretlendirmeyi öngören 657 sayılı DM değişikliklerinin gündeme getirildiği bir süreçte, KESK olarak iş güvencemizden taviz vermeyeceğimizi, sendikal ve özgürlüklerimizin daha da daraltılmasına izin vermeyeceğimizi söylediğimiz için "eş zamanlı" operasyon sindirilmeye çalışıldık. Sömürü ve yağmaya karşı emeğin hakkını, savaşa karşı barışı, ırkçılığa ve şovenizme karşı hakların kardeşi kararlılıkla savunduğumuz için krimanilize edilmek istendik.


Yoksulluğun, adaletsizliğin, hukuksuzluğun hüküm sürdüğü, emeğin yok sayıldığı, kadının ötekileştirildiği gün tacize, tecavüze, şiddete maruz kaldığı bir ülkede demokrasiden, insan haklarından ve özgürlüklerden etmenin mümkün olmadığı bu ülkede KESK’in neden hedef alındığı çok açıktır. Tüm otoriter, faşist rejim] olduğu üzere AKP İktidarı da politikalarının eleştirilmesini, karşı çıkılmasını, hele hele sokaklarda dile getirilmesini hiç istememekte, tahammül etmemektedir. Bunu yakın zamanda basına yansıyan ses kayıtlarında da açıkça gördük.  Bizzat Başbakan basına "balans ayarı" vermekte, yargı eliyle de anayasa ve yasalarda güvence altına alınan temel haklar bile hiçe sayılarak muhalif kesimler etkisizleştirilmeye çalışılmaktadır. Halen çeşitli cezaevlerinde 21 KESK'li hukuksuz ve keyfi şekilde tutulmaktadır. Başta cezai kovuşturma o] üzere çeşitli gerekçelerle yönetici ve üyelerimiz açığa alınmakta, sürgün edilmekte ya da haklarında soruşu açılmaktadır. Gerek Bakanlıklar ve gerekse yereldeki idareciler kendilerini hem savcı hem mahkeme yi koymaktadır. Herhangi bir üyemiz hakkında savcılık ya da mahkemeler tarafından bir dava açılması açığa alınma yeterli görülmektedir. Tutukluluk ancak mahkeme-hâkimlik kararı ile kurulabileceği gibi mahkeme-hâkimlik kararıyla kaldırılır. A gelinen somut aşamada KESK üye ve yöneticilerine yönelik sindirme operasyonlarında hiçbir hukuki daya olmayan şeklen mahkeme kararlarıyla üyelerimiz aylarca yıllarca tutuklu kalmaktadırlar. Halen bu uygulama onlarca üyemiz tecrit hücrelerinde haksız olarak tutulmaktadır. Sözde yeni çıkarılan 6526 Sayılı Yasa ile hedeflenenin uzun tutukluluk süresini aşmamak, somut suç şüphesi olmadan tutuklama yapmamak ve tutuklamanın son çare olarak istisna olarak kullanılması olduğu söylenmektedir. Fakat söz konusu bizler olunca, pratikteki uygulama böyle değildir. İşi, yeri yurdu belli olan çalışanları aylardır soyut "örgüt üyeliği" suçlamalarıyla özgürlüklerinden mahrum bırakılmaktadır. Bu hukuki uygulamalar sonucu üyelerimiz anayasal güvence altında bulunan sendikal haklarını kullanamamakta düşünce, ifade özgürlükleri ve kişi güvenlikleri tehdit ve ihlal edilmektedir. Hrant Dink cinayeti sanıklarından tecavüzcülere, Malatya Zirve yayınevi sanıklarından İbrahim Şahinlere, Küçük' lere, Alpaslan Arslan'lar kamuoyunda halka karşı suç işleyen kontrgerilla ve çete faaliyeti yürütenler birer serbest bırakılırken yönetici ve üyelerimiz hala tutukludur. Bizleri baskı altına almaya çalışan, haklı mücadelemizden döndürmeyi amaçlayan her türlü hukuk dışı ve uygulamaların karşısında sessiz kalmayacağımızı bir kez daha belirtiyoruz. KESK olarak bugüne kadar olduğu gibi tutuklu arkadaşlarımızın özgürlüğüne kavuşması için hem ör gücümüzle hem de hukuksal olarak mücadele etmeye devam edeceğiz. Tek suçları sendikal hak ve özgürlükler ve demokrasi mücadelesi vermek olan arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz. Artık siyasal amaçlarla yapılan operasyonlara ve açılan davalara son verilmelidir. Arkadaşlarımıza suç olarak edilen sendikal faaliyetler Konfederasyonumuzun faaliyetleridir ve bu suç ise aynı suçu işlemeye devam edeceğiz.” (Kadir Sinici)