“Bize olan saygı, dine olan saygı olarak değerlendirilmeli”

“Bize olan saygı, dine olan saygı olarak değerlendirilmeli”

“Bize olan saygı, dine olan saygı olarak değerlendirilmeli”

“Bize olan saygı, dine olan saygı olarak değerlendirilmeli”

“Bize olan saygı, dine olan saygı olarak değerlendirilmeli”
26 Şubat 2010 - 09:18

* Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Hazım Zeki Sergi Kırklareli’de istişare toplantısına katıldı. Toplantıda konuşma yapan Sergi; “Bize olan saygı, dine olan saygı olarak değerlendirilmeli” dedi.


HABER MERKEZİ
Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Hazım Zeki Sergi dün saat 09.30’da Kırklareli Akkuş Kaya Otel’de yapılan İstişare toplantısına katıldı. Toplantıya Sendikanın Teşkilatlandırma Sekreteri Ahmet Gümüş, Kırklareli Şube Başkanı Yüksel Kızılay ve sendika üyeleri katıldı.
* “Huzurun olmadığı yerde etkin hizmette olmaz”
Sendikaların çalışanlara sosyal haklarını kazandırmak ve huzurlu bir iş ortamı sağlamak için çalıştığını belirten Sergi; “Bizler kamu görevlilerinin ortak sosyal, ekonomik hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek amaçlı faaliyette bulunuyoruz. Çalışanın olduğu yerde bir emek vardır, emeğinde korunması, çalışanın karşılığını bulması lazımdır. Dünyada gelişmiş ülkelerdeki sistem hem çalışanı hem de işvereni koruma imkanı sağlamış, ülkemizde bu süreci tamamlamış ve 2001 yılından bu yana sendikal faaliyetlerde bulunuyoruz. Bu sendikal faaliyetleri yürütürken amacımız insanlık haysiyetleriyle uyumlu adil bir ücret verilmesini istemek. Adil bir ücretin yanında huzurlu ve etkili bir çalışma hayatı hedefliyoruz. Çalıştığımız işyerinde huzurlu çalışmak ve etkili hizmet etmek istiyoruz. Huzurun olmadığı yerde etkin bir hizmet vermek de mümkün değil. Bunun için çalışanın istekleri vardır, bu isteklerin yasal yolar çerçevesinde yapılmasını istiyoruz. Çalışanlar olarak bizim en önemli isteğimiz bir iş güvenliğimizin olmasıdır. Yarın kalktığımızda “benim işim yarın devam edecek mi etmeyecek mi?” dememeliyiz. Bugün TEKEL işçilerinin yapmış olduğu eylemi herkes farklı noktalardan değerlendiriyor. İnsanlar kırmasız, dökmesiz geleceklerini güvence altına almak için bir eylem yapıyor. Bu yönüyle de kamuoyundan da çok büyük destek gördü” dedi.
* “Her meslek önemlidir”
Bazı kesimlerin bazı meslekleri küçümsediğini belirten Genel Başkan Sergi; “Biz mesleki saygınlık istiyoruz. Bizim mesleğimizi kimse hor görmemeli, saygı duymalı. Her meslek önemlidir, anlamlıdır. Zaman zaman toplumda bazı mühendisler var ki, onlar kendilerinden başka herkesi küçük görürler, önemsiz görürler. İşte biz bu sendikal faaliyetleri yürütürken mesleğimize ve bize saygı gösterilmesini istiyoruz.
Bizler sizin adına yapılan pazarlığın anlam bulmasını, pazarlığa önem verilmesini istiyoruz. Bizim 25 Kasım’da yaptığımız eylem mücadelenin anlam bulması içindir. Bizim niyetimiz üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. Kimseyle derdimiz yok, yeter ki sizin adınıza yaptığımız mücadele yerini bulsun” şeklinde konuştu.
* “Diyanet İşleri Başkanlığını ortadan çekip aldığınız takdirde Türkiye’de sosyal barışı sağlamanız mümkün değildir”
Diyanet İşleri Başkanlığına gerekli önemin verilmediğini belirten Genel Başkan Sergi, sosyal barışın sağlanması için Diyanet İşlerinin işlemesi gerektiğini vurgulayarak; “Bunlar genel sıkıntılardı, bizim kurum olarak da sıkıntılarımız var. Diyanet İşleri Başkanlığı 3 Mart 1924 yılında kurulmuş Cumhuriyetle yaşıt bir kurumdur. Maalesef cumhuriyetle mütenasip bir gelişme sağlayamamış. Bakıyoruz 10 yıllık kurum, sahip olduğu sosyal haklara, personelinin haklarına bakıyoruz cumhuriyetle kurulan kurumu geçmiş. Buda din ve diyanete genel bir bakışın göstergesidir. Buradan yetkilileri, ilgilileri uyarıyoruz, Diyanet İşleri Başkanlığı’na ve bu kurum çalışanlarına önem verilmesini arz ediyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı asla ihmal edilemeyecek bir kurumdur. Diyanet İşleri Başkanlığını ortadan çekip aldığınız takdirde Türkiye’de sosyal barışı sağlamanız mümkün değildir. Vatandaşımızın en acılı, en karanlık günlerinde yanlarında olan insanların önemsenmemesini fahiş bir hata olarak değerlendiriyoruz” dedi.
* “Hakları geliştiren bir kanun çıkmaz ise insanlar bir birini yer”
Diyanet İşleri’nin Teşkilat Kanunu olmadan işlediğini, hazırda bulunan kanunun hakları geliştirmek yerine düşürdüğünü vurgulayan Sergi, kanunun hakları geliştiren bir kanun şeklinde olmadığı takdirde huzursuzluk olacağını ve insanların birbirlerini yiyeceğini belirtti. Sergi; “Kurumumuzun en önemli sıkıntılarında olan bir mevzuattan kaynaklanan bir sıkıntımız var. Diyanet İşleri Başkanlığı Teşkilat Kanunu olmaksızın yönetiliyor. Biran önce çıkartılmasını arzuluyoruz. Yalnız bu kanunun personelin haklarını geliştirici bir metin olarak ortaya çıkması beklentimizdir. Eğer bu beklentimize cevap verilmezse büyük bir hayal kırıklığı yaşanacaktır. Hazırlanmakta olan taslağın birçok sıkıntıları olduğunu, birçok görevliyi ihmal ettiğini, iyileştirmeyi bırakın mevcut haklarının geriye götürüldüğüne şahit olmaktayız. Buradan hem Bakanımıza, hem hükümetimize hem de Diyanet İşleri Başkanlığı yöneticilerine sesleniyoruz, Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarının haklarını geliştirici bir metin çıkmasını arzuluyoruz. Bu çıkmadığı takdirde kurumda barış yerine huzursuzluk olacağını, insanların bir birini yiyeceğini buradan ifade etmek istiyorum, şimdiden kamuoyuna da duyurmak istiyorum. Bununla ilgili tedbir alınmasını talep ediyoruz.
Tabiî ki bir kurumun en önemli özelliği hukuka olan saygısıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir, işler hukuka göre yürümelidir. Biz her işin bir hukuk çerçevesinde yürümesinden yanayız. Bizim en önemli taleplerimizden birisi tayin, atanma talebidir. Atanma talebiyle ilgili kuralların getirilmesini istiyoruz. Şuandaki mevcut atama kuralları mevcut personelin ihtiyacını karşılamadığı gibi, büyük huzursuzluklara da sebebiyet vermektedir. Görevlilerimizin kıdemlerinin dikkate alındığı bir puanların değerlendirildiği, çocuklarının eğitim problemlerinin değerlendirildiği, bakmakta hükümlü olduklarının sağlık problemlerinin değerlendirildiği, somut başarılarının değerlendirildiği bir kriter getirilerek arkadaşlarımızın tayin taleplerinin karşılanmasını talep ediyoruz. Modern, çağdaş bir kuruma yakışanda budur, hukuka sığınmaktır. Hukukun dışında olan gelişmeler sıkıntı verir. Bir görevlimizin tayin için siyasi partilerin kapılarının eşiğinde bulunması Diyanet İşleri Başkanlığı’na yakışmamaktır. Bu kurumu ve bu kurum çalışanlarını incitmektedir. Bununla ilgili yerel bir kriterin gelmesini talep ediyoruz” şeklinde konuştu.
* “Bize olan saygı, dine olan saygı olarak değerlendirilmesini istiyoruz”
Diyanet İşlerinde disiplin işlemlerinin çok ağır olduğunu vurgulayan Sergi, suç işleyenlerin adil bir şekilde yargılanması gerektiğini belirterek, bunun saygısızlık olarak değerlendirdiklerini ima etti ve “Bize olan saygı, dine olan saygı olarak değerlendirilmeli” dedi Sergi; “Bir diğer husus ise disiplin işlemlerinin katılığıdır. Maalesef Diyanet İşleri Başkanlığımızın genel bir temayülü var. Disiplin işlemleri maalesef bizde çok katı gidiyor. En ufak isimsiz, imzasız şikayetler görevli arkadaşlarımızı yıldırmaktadır. 3071 Dilekçe Kanunu’nun işletilmesini istiyoruz. Bizde insanız. Bize olan saygı dine olan saygı olarak değerlendirilmesini kamuoyunla paylaşmak istiyorum. Her insan suç işleyebilir, ama yaklaşım tarzımız bir suçluya yaklaşır tarzında olmamalıdır. Bizi bir devlet başkanının, bir muhtarın ağzından çıkacak iki sözle geleceğimizi tahin etmesini asla kabul etmiyoruz” dedi. (yy)