Aysbergler

Aysbergler

Aysbergler

Aysbergler

Aysbergler
01 Şubat 2011 - 08:55

HAYATIN İÇİNDEN



Şenol Goncagül


İmralı sakini “Devletten birileri dönemin Başbakanı Tansu Çiller’i öldürmem için bana baskı yaptı” demiş.
Ana haber bültenlerinde flaş haber oldu mevzu.
Öylesine ciddiye alındı ki, sanırsınız ki, bunu söyleyen namuslu, dürüst, devletine ve milletine önemli hizmetleri dokunmuş bir vatan evladı!
Öyle de bir akıl tutulmasına kapılıyoruz bazen!
Kapılıyor muyuz, öyle mi yönlendiriliyoruz, anlayan beri gelsin.
Kim su iddiaları gündeme getiren?
Memleketi bölmek üzere, birilerinin tetikçiliğini yapan, devlet düşmanı ve hainin önde gideni.
Peki, sözüne itibar edilebilecek biri midir yani?
Yooo!
Eee, öyleyse?
Nedir bu tarlada çakı bulmuş çocuk vaziyetleri?
Sözüne itimat edilenlerin söylemleri havada kalırken, bu tipleri adam yerine sayıp, nutuk attırmak ve bunların iddialarını kitap haline getirmek, anlaşılacağı gibi; nifak tohumları ekmek demek değil midir?
Anlayan beri gelsin…
x x x x x
Ortada bir sürü faili meçhul var.
Bir başka deyişle de, meçhul olan failler!
Bunun, çok net ve açık bir cevabı da vardır aslında.
Yıllar öncesinde, bir Tv kanalında yayınlanan tartışma programında, istihbaratın önemli isimlerinden Prof. Mahir Kaynak’ın söylediği:
“Bir cinayet işlendiyse ve üzerinden geçen 1 ay neticesinde, faili veya failleri bulunamadıysa ve hatta bulunan failler, ortaya şüpheli durumlar çıkarmışsa, bunun ardında mutlaka dış istihbarat birimleri vardır” sözünü hatırladım.
Olay birilerine ihale edilmiştir.
O birileri, olayı sahiplenmişler veya sahiplenmemişler, bu fazla bir şeyi değiştirmez.
Bu tip olaylarda önemli olanı da, hedef saptırmaktır.
Katledilen kişi, kimin düşmanı veya muhalifi ise, onun karşısındakinden şüphe edilecektir!
Hrant Dink’in öldürülüşünü hatırlayalım; Faturası kime çıkarıldı?
Diyeceksiniz ki, ortada failleri var.
E tamam işte de, bu failler veya bu piyonların ipleri kimlerin ellerinde?
Mahkemeyi oyalayıp, olayı sulandırırsınız, cinayet kaynar, gider.
Kim çeker peki işin günahını?
Elbette ki, azınlıklara sahip çıkamayan veya koruyamayan Türk Devleti!
Çok fazla detaya girmeyeceğim ama bu tür olayların ardında her zaman derin hesaplar, hesaplaşmalar ve saptırmacalar vardır.
Oklar kimi ve nereyi işaret ediyorsa etsinler, perde arkasındakini kestirebilmek çok zordur.
Dış istihbarat birimlerinin en nemli güç ve gövde gösterilerinin başında da; karşı casusluk faaliyetleri gelir.
Başka ülkelerde yapılan operasyonların büyüklüğü ve önemi, o birimin itibarını, prestijini ve farkını ortaya koyar.
İnceden de olsa, bir şekilde, bir yerlere imzalarını atacak izleri bırakırlar.
Türkiye, dört bir yanındaki düşmanlarında dolayı, dev bir satranç tahtası gibidir.
Sırf bu yüzden bile, çok büyük dikkate ve ince bakış açılarına sahip olmamız gerekmektedir.
Bir takım izler, dışa vuran yankılar ve hissedebildiklerimiz, aysbergin ancak görünen yüzünden ibarettir.
Yeri ve zamanı geldikçe, bu detayları yansıtmaya ve ipuçları vermeye devam edeceğim.
Kalın sağlıcakla…