Amel ve iradenin amansız savaşı

Amel ve iradenin amansız savaşı

Amel ve iradenin amansız savaşı

Amel ve iradenin amansız savaşı

Amel ve iradenin amansız savaşı
30 Temmuz 2010 - 09:11


 


İnsanoğlunun zaaflarını saymakla bitiremeyiz.
Bir ömrü amel mücadelesiyle geçiren insan denilen varlık, içindeki şeytanı yendiği sürece egolarından sıyrılabilir.
Kusursuz olmak imkânsızdır.
Yaşam boyu hatalar yaparak kemale ereriz.
En esaslı öğrenme yöntemi deneme yanılmadır.
Hatadan korkmamalıyız. Aksine hatayı sevmeliyiz.
Çünkü hatalar bizleri doğruları öğretmeye yarayan olgulardır.
Hatayı kabullenmek ve ders çıkarmak kendimize vereceğimiz kıymetli bir ödüldür.
İnsanoğlu, yaratılırken içine yerleştirilmiş amel denilen şeytanla ömür boyu kıyasıya bir mücadele içindedir.
Sayısız şeytani dürtülerle ameliyle iradesi arasında bir savaş yaşayan insanoğlu iradesinin galip geldiği durumlarda kazanırken, ameline yenik düştüğü durumlarda da kaybetmiştir.
Örneğin; “Çıkar için çalma dürtüsünü düşünün”
Çok parası olma hırsının dürtüsüyle çalmaya yönelmek için sürekli amelinize yenik düşerseniz, iradeniz mağlup olmuştur.
Amel denilen içinizdeki şeytan ise galip olmuştur.
Hepimizin boğuştuğu amelimize yenik düştüğümüz durumlarımıza sayısız örnekler verebiliriz.
Önümüzde bir halk oylaması var.
Hepimizin inandığı bir siyasi görüşümüz var.
Halk oylamasında birçok madde var.
Neye göre oy vereceğiz?
Desteklediğimiz partimizin yürüttüğü kampanyaya göre mi oy vereceğiz?
Yoksa inceleyerek kendi mantık ve vicdan muhasebemize göre mi oy vereceğiz?
Desteklediğimiz partimiz bizleri yanlış düşündüremez mi?
Bizler parti yöneticilerinden daha mantıklı düşünemez miyiz?
Partilerin üst yönetim organları bir elin parmakları kadar kişiden oluşuyor.
Partilerin en üst yönetim organı olan, yirmi kişinin aldığı kararlar kesin doğru diyebilir miyiz?
Bazı araştırma kuruluşları tespit mi yapıyorlar?
Yoksa temennilerini araştırma yapmış gibi mi kamuoyuna açıklıyorlar?
Tespit başkadır, temenni başkadır.
Masa başında oturup görmek istediği sonuçları çala kalem yazarak kendi medyasında yayımlayarak insanları yönlendiren araştırma kuruluşlarının uçuk tahminleri çuvallayacaklar.
Çuvallayan araştırma kuruluşlarına kimse güvenir mi?
Bir daha araştırma yaptırır mı?
Bazı kurum ve kuruluşlar olmasını istedikleri sonucu araştırma yapmış gibi açıklıyorlar.
İnsanoğlu her şeyi zaafı olmasını istediği gibi görmeye yatkındır.
Ameli de insanı yanlışı doğru kabul ettirsin diye, gerçekleri örtmeye dürter.
Halkımızın ameliyle, iradesi amansız bir savaş verecektir.
Ancak unutulmamalıdır ki; her seçimde olduğu gibi halkımızın sağduyusu ezici çoğunlukla en doğru sonucu alacak kadar güçlüdür.