“12 Haziran’da Kırklareli’den çok ciddi bir netice alırız”

“12 Haziran’da Kırklareli’den çok ciddi bir netice alırız”

“12 Haziran’da Kırklareli’den çok ciddi bir netice alırız”

“12 Haziran’da Kırklareli’den çok ciddi bir netice alırız”

“12 Haziran’da Kırklareli’den çok ciddi bir netice alırız”
15 Ocak 2011 - 09:17


MHP Genel Başkan Yardımcısı Çobanoğlu Kırklareli’deydi


Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Metin Çobanoğlu,
Milletvekilleri, il ve İlçe başkanlarıyla seçim çalışmaları kapsamında
gezilerine Kırklareli’de devam etti.




HABER MERKEZİ

13 Ocak 2011 Perşembe günü Kırklareli İl Başkanlığı binasını Çobanoğlu ve heyeti ziyaret etti.
MHP Kırklareli İl Başkanı Şaban Savaşan tek başına iktidar yolu çerçevesinde gezilerin yapıldığını belirtti.
Savaşan; “Milliyetçi Hareket Partisinin tek başına iktidar yolu çerçevesinde genel merkezimiz tarafından görevlendirilen Genel Başkan Yardımcımız Metin Çobanoğlu başkanlığındaki heyet Kırklareli’de çeşitli ilçelerimizi, belediyelerimizi ve beldelerimizi ziyaret etmiş bulunuyoruz. Bunun neticesinde Demirköy ve Vize tarafındaki ilçelerimizi ziyaret edeceğiz” dedi.
Ayrıca Savaşan, kısıtlı zaman olması dolayısıyla Kırklareli’de ki sivil toplum örgütlerine ziyaret yapamadıklarını belirtti.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Metin Çobanoğlu seçim çalışmaları kapsamında Milliyetçi Hareket Partisi Kırklareli İl Başkanlığı parti binasında yaptığı konuşmada tek başına iktidar olmayı hedeflediklerini belirterek şunları kaydetti;
“İl başkanımızın da ifade ettiği gibi Milliyetçi Hareket Partisi genel merkezi olarak Türkiye genelinde Milliyetçi Hareket Partisi 2007 seçimlerinde Milletvekili çıkartmadığı illere yönelik bir çalışma başlattık. 28 Ocak tarihine kadar Türkiye genelinde Milletvekili olmayan bütün iller de diğer Milletvekillerimiz, Merkez Yönetim Kurulu Üyelerimizle birlikte bütün illeri dolaşmış olacağız. Bizim sorumluluk alanımızda 2 tane il var. Bunlar Yalova ve Kırklareli ilidir. Yalova’ya ziyaretlerimizi gerçekleştirmemizin ardından Kırklareli’ne geldik. Heyetimizde yakından tanıdığınız Merkez Yönetim Kurulu Üyemiz ve Edirne Milletvekilimiz Cemalettin Uslu ve yine Tekirdağ Milletvekilimiz Kemalettin Nalcı, Merkez Yürütme Kurulu Üyemiz Lütfü Türkan ve il, ilçe, belde ve belediye başkanlarımız ile dolaşıyoruz. Ziyaretlerimizin ardından çalışmaları tamamlayarak Ankara’ya döneceğiz. Ziyaretimizin en önemli sebebi, 12 Haziran’da yapılacak olan seçimleridir. Biz Türkiye genelinde Milliyetçi Hareket Partisi olarak tek başına iktidar hedefliyoruz.
* “12 Haziran’da Kırklareli’den çok ciddi bir netice alırız”
Milletvekilimiz olmayan illerde de mutlaka milletvekili çıkarılması gerektiğine inanıyoruz. Şimdiye kadar dolaştığımız ilçelerimizde, beldelerimizde, belediyelerimizde, vatandaşlarla bulunduğumuz temaslarda, sivil toplum örgütlerimizle görüşmelerimizde heyetimiz Kırklareli’de 12 Haziran’da yapılacak seçimlerde çok ciddi bir netice alırız. Herkesin huzurunda teşekkür ediyoruz. Kırklareli’den bugün elde ettiğimiz veriler son derece olumlu. Kırklarelili vatandaşlarımızda gerçekten bu konuda hevesli gözüküyor. İnşallah böyle bir neticeyi alacağız. Bu çalışmalarımızın diğer bir yönü de özellikle vatandaşla temas ederek, sivil toplum örgütleriyle temas ederek bunların birebir sorunlarını, problemlerini yerinde kendilerinden dinliyoruz.
* “Eskiden beri yardımlar yapılmaktadır”
28 Ocak tarihi itibariyle Genel Başkanımız Devlet Bahçeli, Milliyetçi Hareket Partisi’nin seçim beyannamesini açıklayacak. Bu seçim beyannamesinde özellikle ana tema olarak ekonomik ve sosyal politikalarımızı ortaya koyacağız. Buradaki amacımız da sanılıyor ki Türkiye’de ihtiyaç sahiplerine yardım AKP iktidarının bir lütfu, böyle bir şey yok. Sonuç itibariyle bu ülkede toplanan vergilerle ihtiyaç sahiplerine bir takım yardımlar yapılıyor. Bu bir lütuf değil Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tarifinde bu var. Sosyal hukuk devletimizin bir gereği olarak bu ülkede ihtiyaç sahiplerine bu yardımlar eskiden beri yapılmaktadır. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak iddiamız biz bu yardımları inşallah seçim beyannamemizde açıkça ifade edeceğiz. Çok daha çağdaş, çok daha medeni bir şekilde ve insanların da ihtiyaçlarını görecek şekilde biz bunları seçim beyannamemizde taahhüt olarak açıklayacağız. Peki, bu konuda da bir tek ihtiyaç sahiplerine mi? Bu ülkede yaşayan işsizimiz var, işçimiz var, memurumuz var, çiftçimiz var, esnafımız var, emeklimiz var. Bütün sosyal dilimlerde bu çalışmaları sürdürüyoruz. Burada da Milliyetçi Hareket Partisi olarak söz verdiğimiz şeyleri yaparız, yapamayacağımız şeyleri de söz vermeyiz.
* “8 senede Türkiye çok şeyler kaybetti”
Biz Milliyetçi Hareket Partisi’yiz, yapacaklarımız ve taahhüt ettiklerimizin kaynağını da mutlaka gösteririz. İnşallah bu vaatlerimizi teşkilatlarımız olarak halka ulaştırmakta da 28 Ocak’tan itibaren çok ciddide gayret sarp edeceğiz. İddiamız 8 senedir bu ülkeye anayasayı tek başına değiştirecek bir çoğunlukla adalet ve kalkınma partisi yönetiyor ama bu yönetiminden dolayı 8 senede Türkiye çok şeyler kaybetti. Bir kere Cumhuriyet tarihinden itibaren AKP iktidara gelene kadar alınan borçların 2 katından fazla bu ülke borçlandı. Ama bakıyorsunuz bu ülkede yaşayan insanların büyük bir bölümü fakirleşmiş.
* “İktidar bunu anlamamakta direniyor”
Gelir dağılımında müthiş bir adaletsizlik ortaya çıkmış. Ama Başbakan ve bakanlar çıkıp konuştuğunda Türkiye’nin milli gelirin arttığında kişi başı milli gelirimizin 10 bin doların üzerine çıktığından bahsediyorlar. Ama işte biz Kırklareli’deyiz. Gittiğimiz her yerde vatandaşın şikâyetiyle karşılaşıyoruz.
Acaba bu 10 bin dolar kimin cebine girdiğinin merakı içerisindeyiz. Buraları Anadolu’ya göre kıyasladığımızda daha gelişmiş illerimiz, daha verimli topraklara sahip olan illerimiz ama gittiğimiz her yerde işsizlikten bahsediliyor. Gittiğimiz her yerde çiftçinin feryadı ile karşı karşıyayız, gittiğimiz her yerde üreticinin sıkıntılarıyla karşı karşıyayız. Ama iktidar bunu anlamamakta direniyor.
* “Ete talep fazla olduğu için fiyatlar yükselmiş”
Et fiyatlarındaki artışlara vatandaş olarak hepimiz şahit olduk. Bu tarım ve hayvancılık politikalarımızın iflası anlamına geliyor. Ankara’da bir eti 30 liraya yiyoruz. Bu sıkıntıları mecliste dile getirdik. Tarım Bakanı çıktı ‘Türkiye’de bizim iktidarımız döneminde ekonomi canlandı, insanların kazançları arttı, gelirleri arttı. Bunun içinde ete olan talep arttı vatandaş bol miktarda et yemek istediği için çok fazla et alıyor. Fiyatlarda bundan dolayı yükseldi’ dedi. Bunu bu ülkede yaşayan hiçbir vatandaşımızın böyle deme hakkına sahip değil. Sebebine gelince tarım ve hayvancılık politikalarının iflasından kaynaklandığı apaçık ortadayken hepimizin gözünün içine baka baka Tarım Bakanı bunları söylüyor.
* “Bu ülkede bir çelişki yaşıyoruz”
Tokat’ın Bereketli Beldesi’nde bir vatandaşımıza haliniz nasıl diye sorduğumda ‘Bu beldede 20 bin koyunumuz vardı. Bugün ilaç için 500 tane bulamazsınız’ diyor. İşte bu yanlış politikaların neticesinde üreticinin geldiği nokta budur.  Bu ülkede bir çelişkiyi de yaşıyoruz. İnsanlarımız şikâyet etmişler etmeye de devam ediyorlar ama bir şekilde de bugüne kadar mevcut iktidara da oy vermişler. Şimdi biz vatandaştan 12 Haziran’da bu çelişkinin düzeltilmesini istiyoruz. Sebebine gelince iktidar oy aldığı sürece şöyle bir anlayış içerisinde; ‘Vatandaş bize oy verdiğine göre bizim uyguladığımız politikalar doğru ve sıkıntı içerisindeki vatandaşlarımızın problemlerini çözmek için hiçbir gayret sarf etmiyoruz’.  
* “Çiftçinin altın çağını falan yaşadığı yok”
Bakın tarım kesimi Türkiye’nin 4 bir yanında mağdur edilmiş. Ama bakıyorsunuz özellikle Anadolu’da köylerde buna rağmen iktidara oy vermişler. Şimdi Tarım Bakanı’na, tarım kesimini mahvettiniz sıkıntıda dediğimiz zaman yine Tarım Bakanı çıkıyor ‘Türk Çiftçisi altın çağını yaşıyor’ diyor. Ama Türkiye’yi dolaşıyoruz çiftçinin altın çağını falan yaşadığı yok. Birçoğu hele İç Anadolu’da artık tarlasını ekip biçmekten vazgeçti. Ama gerekçe olarak neyi gösteriyor. 4 seçim oldu ve 4 seçimde de vatandaş bize oy verdi. Oy verdiğine göre hiçbir sıkıntısı yok. Böyle bir kolaycı yaklaşım içerisinde şimdi deniz bitti. Artık iktidarın vatandaşa diyebileceği veya inandırıcı bir vaadin olması mümkün değil. Cumhuriyet tarihinde hiçbir iktidara nasip olmayan meclis çoğunluyla tam 8 senedir bu ülkede iktidarlar. Değerli arkadaşlarım iktidar bir seçimi daha kurtarabilmek için her şeyi seçim sonrasında halledeceği vaatleriyle yine karşımıza gelecek.
Herkes oylarını kullanırken, ölçüp biçip buna göre oy kullanmalı, bütün vatandaşlarımız istisnasız sandığa gitmeli ve o sandıkta itirazlarını göstermeli. Vatandaş olarak halimizden memnun değilsek, aldığımızla geçinemiyorsak veya yardıma muhtaç hale düşürüldüysek mutlaka sandıkta alternatifini göstermek zorundayız. Kim ne yaparsa yapsın Türk milliyetçileri ve Milliyetçi Hareket Partisi var olduğu sürece bu ülkeyi bölmek ve bunları gerçekleştirmek kimsenin haddine değildir. Bunun yolu yine vatandaştan ve sandıktan geçiyor. Milliyetçi Hareket Partisi olarak gecemizi gündüzümüzü birleştirerek, halkımızın desteğiyle iktidara geleceğiz ve ülkemizi hak ettiği yere taşıyacağız.
İki dil Türkiye'yi böler; hepimiz üzerine düşeni yapmamız gerekir. Kamu kurumlarında bizim dilimizin dışında başka bir dilin kullanılması yasalarımıza göre mümkün değil. Bu konuda görevinden alınmış veya dava açılmış bir tane belediye başkanı yok ama vatandaşımız 'ülke bölünüyor mu' diye endişe içerisinde. Bir AKP iktidarı daha bu ülke yaşarsa, bu ülkenin bölünmesini önlemek mümkün değil” dedi.
* “Yargıtay görevini yapamadı, insanlar bu yüzden serbest bırakıldı”
Çobanoğlu, “Hizbullahçıların cezaevlerinden serbest bırakılmalarına şiddetle karşı çıkıyoruz. Cinayet işlemiş, suç işlemiz ve hepimizin infialine neden olmuş bu tür olayların neticesinde insanların cezaevlerinden ellerini kollarını sallayarak çıkmalarını doğru bulamıyoruz. İnsanları domuz bağı ile bağlayıp diri diri toprağa gömerek ölmelerine neden olan insanların henüz Yargıtay aşaması tamamlanamadan serbest bırakılması, hakikatten bir hukuk zafiyeti. Bu konuda iktidar, ‘Yargıtay görevini yapamadı, insanlar bu yüzden serbest bırakıldı' yaklaşımı içerisinde. Bu yaklaşımı doğru bulmuyoruz. Referandumda dedik ki ‘iktidar yargıyı eline almak istiyor’, bu kapsamda buna ulaştılar. Ben 12 Eylül'ün sıkıntılarını yaşamış biriyim ama inanın 12 Eylül'de bile böyle bir zulüm yoktu. Ülkenin geleceği yeri, hep beraber düşünmemiz lazım. Bu konuda yasal düzenlemeler yapılırsa biz desteklemeye hazırız” dedi. (ue)